Yazı konuşma dışındaki haberleşmeye imkan sağlayan belli anlamlara sahip işaret ve şekillerden meydana gelmiş insan gözüne hitap eden ifade vasıtası. Şekil ve işaretler taş, metal,
,
üzerine çizilir. Yazı yalnız insanlara mahsus bir muhabere cinsidir.
ın çoğu sesle birbiriyle anlaşırlar. Fakat hiçbir hayvan yazı yazamaz ve okuyamaz.
Yazı, zamana ve yere bağlı olmaksızın bir fikrin insanlara aktarılması için zaruridir (bkz.
). Konuşma, el veya yüz işaretleriyle yapılan muhabere şekli o an için geçerli olup, daha sonra yine tekrar edilmesi icab eder. İnsanların doğruyu bulmasına yardımcı olmak üzere Cenab-ı Hak tarafından gönderilen
çoğuna bilgiler yazılı olarak gönderilmiştir. Dört büyük peygambere gönderilen Zebur, Tevrat, İncil ve Kur'an-ı kerim böyledir. İlk olarak kalemle yazı yazan ve insanlara öğreten İdris aleyhisselamdır. Eski Yunanlıların yazı öğrendikleri Hermes, İdris aleyhisselamın yazdığı kitaplardan aldığı bilgileri kendisine mal ederek anlatmıştı.
taşkınlık yaparak Hermes'i kendilerine tanrı kabul etmişlerdir. Eski
,
,
yazıları, Eski Çin yazıları hep aynı şekilde doğmuştur.
ın yaptığı kazılardan yazının kelimelerle ifade edilişinin ilk olarak M.Ö. 3000 senelerinde Sümerlere ait olduğu ileri sürülmüştü. Halbuki M.Ö. 20.000 senelerinden kalma
'nın güneyindeki bir mağarada ayı, inek, öküz resimleri bulunmuştur. Zaman zaman insanların bulundukları kültür ve medeniyet seviyesine paralel olarak yazı şekillerinde de gelişme olduğu muhakkaktır. İlk yazılar adem aleyhisselam tarafından kayalar,
üzerine çiviyle yazılmıştır. Bunlar,
,
ve
lisanla idi.
Yazı,
boyunca kullanılış şekillerine göre birçok sınıfa ayrılır. Bunlar resimlerle ifade (
); konuyu seri haldeki resimlerle anlatan (
); kısmen resim, kısmen
ifade (analitik sistem); sesin grafik şeklini ifade eden yazı (fonetik sistem); hecelerin ayrı ayrı sembollerle ifadesi (
) ve sesli sessiz 20-40 harften meydana gelen (alfabe) yazılarıdır. (bkz.
)
bugüne kadar çeşitli yazıları kullanmışlardır. Bunlar sırası ile
,
, Arap ve Latin alfabeleridir. Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra 10. yüzyıldan, 20. asra kadar Arap alfabesini kabul etmişlerdir. Bütün ilim eserleri Arapça yazıldığı için Arapça ilim lisanı olmuş ve yazılar bu dilde yazılmıştır. Önce devletin yazısı
daha sonraları devletin resmi yazışma dilinin de
olmuştur. Uzun seneler Arapça ve
yazılar birlikte kullanılarak nesillerin
, teknik ve bilgilerininin birbirlerine intikali sağlanmıştır. Türkler Arap alfabesini kendilerine mal edercesine kabul ederek kullanmışlar ve hat denilen bir yazı sanatı meydana çıkarmışlardır (bkz.
). Hat sanatı ile yazılmış binlerce yazı kitaplarda, tablolar halinde binalarda mevcuttur. Bin seneyi aşkın Türk tarihi Arap harfleriyle yazılı ve arşivlerde saklıdır.